Benim en büyük mutlulugum herseyden kacmak. Herseyden. Tüm cocuklardan. Tüm acilardan. Tüm sevgilerden. Tüm orgazmlardan. Tüm gecelerden. Tüm günlerden. Her hilal aydan, her ülkeden. Ben her gece ölüyorum. Her sabah yeniden canlaniyorum. Her yirmidört saatlik zaman dilimi hem ölüm hem yasam ayni zamanda... Zaman Disi Yasam cagdas Türk edebiyatinin cok genc yasta yitirdigi özgün yazarlarindan Tezer Özlünün, kendi yapitlarindan yola cikarak, 1983 yilinda kaleme aldigi bir senaryodur. Tezer Özlü tüm yapitlarinda sergiledigi yasamin ve zamanin en kücük kesitinde dahi yasamin anlamini arayis edimini, bu kez zaman disi yasamda da sergiliyor.TadimlikKadin merdivenleri cikar. Ardinda hep cantasini sürüklemektedir. Modern bir binanin ikinci katinda bir lokanta. Oraya girer. Lokanta insan dolu. Daha cok gencler. Berbat bir yer. Ayrica sigara dumani dolu. Kendini iyi hissetmez. Gene de bir masaya oturur. Simdi kentin merkezindeki bu binanin ikinci katinda oturmaktadir. Asagidaki alana bakar. Alanda karmasa hakimdir. Yayalar. Alis veris cantali insanlar. Tramvay. Arabalar. Otobüsler. Garson yemegini getirir. Hic istahi olmadigi halde yemegi yemeye calisir. Lokantadaki öteki müsteriler ona bakarlar. Bir cocuk bagirir. Kadin garsonu cagirir Hesabi ister. Garson Hangi millettensiniz siz Kadin Hicbirinden. Merdivenlerden asagiya iner. Lokantadakilerden biri arkasindan bagirir. Biri Alman Alman Seyahat acentasina girer. Icersi doludur. Insanlar arasinda bir de üniformali vardir. Genc bir asker. Kadina bakar. Kadin Venedige bir tren bileti alir. Disari cikar. Asker yanina yanasir. Asker ona birsey söyler. Alan gürültülüdür. Askeri duyamayiz. Kadin omuz silker. Kadin kentte dolasir. Kamera onu alanlarin, caddelerin karmasasi icin de izler. Yüksekten...öyle ki kadin, ufak bir nokta gibi görülür. Dis ses Pavese Yalniz saglikli insan akliyla yasasaydi degmezdi yasamaya, can sikici olurdu. Tam aksine, güzel olan, dünyanin gökyüzü altinda bir deliler toplulugunu andirmasi. K adin istasyona giden otobüste. Otobüste yalin insanlar oturmakta. Güzel bir kadin ona gülümser. Kadin onun gülümsemesine karsilik verir. Nis garinda önce büyük salona girer. Burasi insan doludur. Köylüler. Cocuklar. Kadinlar. Askerler. Tuvalete gider. Cantasini da ardindan sürür. Hatta tuvaletin icine kadar. Yazdiklarini kaybetmekten korkmaktadir, bu yüzden cantasini her yere yaninda tasir. Sonra icmek icin iki meyva suyu alir. Bekleme salonunun önüne gider. Merdivenlere oturur. Raylara bakar. Sonunda iki tren anons edilir. Biri Paris-Münih trenidir ve Istanbula gitmektedir. Bir digeri ise Istanbuldan gelip Münih ve Parise giden trendir. Tüm vagonlar doludur. Daha cok da Türk konuk iscilerle, Türkiyeye tatile gidenler, ya da tatilden Avrupaya dönenler. Ayrica trenlerde cok sayida Yugoslav da vardir. Istasyonda da. Gene karmasa. Bazi yolcular raylarin üzerinden gecip peronlara kosarlar. Kendisi de raylarin üzerinden kosar. Kadin iki uzun trenin arasinda yürür. Gec ögleden sonradir. Yolcular pencerelerden disariya bakarlarken, o, yorgun, binmesi gereken vagonu arar. Birden yagmur yagmaya baslar. Öylece islanmanin tadini cikarir. Yagmur yüzünden asla acele etmez. Tersine islanmaya birakir kendini. Ayagini trenin merdivenine koydugu sirada bir kez daha iki uzun, kara trenin, peronun iki yaninda olusturduklari bu tünele bakar. Gözleri yakindan gösterilir. Rainerin otomobilinin yagmur altinda gidisini görür Trene biner.